Warning: Illegal string offset 'comments' in /var/www/vhosts/ireterapi.com/public_html/wp-content/themes/bizpro/functions/post-format/single-meta.php on line 11
Warning: Illegal string offset 'author' in /var/www/vhosts/ireterapi.com/public_html/wp-content/themes/bizpro/functions/post-format/single-meta.php on line 19
Warning: Illegal string offset 'time' in /var/www/vhosts/ireterapi.com/public_html/wp-content/themes/bizpro/functions/post-format/single-meta.php on line 19
Warning: Illegal string offset 'category' in /var/www/vhosts/ireterapi.com/public_html/wp-content/themes/bizpro/functions/post-format/single-meta.php on line 19
Çocuklara COVID-19 Nasıl Anlatılmalı?
Dünya çapında büyük değişimlerden geçtiğimiz ve etkilendiğimiz bu dönemde doğru bilginin hem bizler hem de çocuklarımızın Psikososyal gelişimi açısından önemli olduğunu vurgulayarak söze başlamak istiyoruz. Öncelikle, çocuklarımız dünya ile olan ilk tecrübelerini, bizlerin davranışlarını ve olaylar karsısındaki tutumlarını gözlemleyerek edinirler. Çocukluğun ilk yıllarında çocuklar; anne, baba, ya da diğer bakım verenleri (büyükanneler, akrabalar, dadı vs.) gözlemler ve bir süre sonra karşılarına çıkan durumlarda onlar gibi tepkiler vermeye başlarlar. Daha sonrasında okul öncesi eğitim, oyun gruplarına katılmak gibi etkileşimler ile bu çemberin içine arkadaşlar ve öğretmenler de dahil olurlar. Bu nedenle bizlerin bu süreçte özellikle davranış ve duygularımızı daha kontrollü ve daha mantıklı bir şekilde ifade edebilmemiz çok önemlidir. Daha önce karşılaşmamış olduğumuz ve henüz tedavi ve aşı bulunma süreci devam eden bu duruma kaygılanıyor olmamız çok doğaldır. Televizyon programlarında maruz kaldığımız haberler, sosyal medyada maruz kaldığımız videolar, görseller ve asıllı ya da asılsız haberler endişemizi artırmaktadır. Aynı zamanda çocuklarımızın da her an kontrolsüz bir biçimde bilgiye ya da yanlış bilgiye ulaşacakları televizyon ve tablet kullanımına mutlaka sınır konulmalıdır. Bilmediğimiz bir durumla karşılaştığımızda endişeleniriz ve bu doğaldır. Endişe beraberinde yanlış ve fonksiyonu olmayan bazı düşünce kalıplarını da getirir. Bu düşünceler farklı algılama biçimlerinden dolayı kişiden kişiye değişebilir ve önemli olan aklımıza gelen bu düşünceler yerine “sağlık profesyonellerinin söylediği önlemleri alırsam bu hastalığın bulaşma ihtimalini düşürürüm” düşüncesini koyabilmektir. Unutmayalım ki çocuklarımız biz söylemesek dahi bizim duygularımızı hissederler ve bizim endişemiz onlara da geçer. Bu doğrultuda, öncelikle kendimiz doğru bilgiye ulaşmalı, araştırmalı ve önlemlerimizi almalıyız. Bunun için en doğru kaynak elbette ki T.C. Sağlık Bakanlığı(https://www.saglik.gov.tr/)ve Dünya Sağlık Örgütü’nün (http://www.euro.who.int/en/countries/turkey) web siteleri olmalıdır. (Eğer çocuğun yaşı uygunsa birlikte de okunabilir.) Daha sonrasında çocuklarımızı da bu süreç hakkında doğru ve yalansız bilgilendirmeliyiz. Her şeyden önce kendi çocuğumuzu tanımalı ve onu endişelendirebilecek noktaları dile getirmemeliyiz. Örneğin bazı çocuklarımız kendi ya da ailedeki geçmiş sağlık tecrübeleri nedeniyle (ameliyat, kronik rahatsızlıklar gibi) daha hassas olabilirler. Bu konuları onların yanında konuşurken dikkat etmeliyiz. Bize sorular sorduklarında görmezden gelmemeli ve mutlaka yaşlarına uygun, kısa cümleler kullanarak içinde bulunduğumuz durumu açıklamalıyız. Dünyamızda daha öncesinde de bir takım hastalıkların ortaya çıktığını, daha sonrasında tedavilerinin bulunduğu, her şey gibi bunun da bulunacağı ve dikkatli olursak hepimizin iyi olacağı bilgisini onlarla güven çerçevesi içerisinde paylaşmalıyız. Hijyen kurallarını yine yaşlarına uygun bir şekilde açıklamalı, hijyen kurallarına dikkat ettikleri müddetçe hastalığın bulaşma ihtimalinin azalacağını söylemeliyiz. (Küçük yaş grupları için internetten edineceğiniz bir takım görsel el yıkama şablonlarının çıktısını alıp banyonuza asabilirsiniz.)
Bu Süreçte Evde Neler Yapabiliriz?
William James Dünyayı daha sağlıklı bir yer haline getirmek isteyenlerin işe önce kendilerinden başlamaları gerektiğini söyler. Günlük yaşantının koşuşturmasında birbirinin aynı gibi görünen günlerde ihmal ettiğimiz duygularımızı (sevinç, heyecan, öfke, üzüntü, kaygı gibi) ve onları nasıl ifade ettiğimizi keşfetmek bu süreçte çok önemli hale geldi. Rutinimiz değişti ve evlerimizde kapalı olmak durumunda kaldık. Bu süreç daha öncesinde de evinde kalmak zorunda olan insanlarla empati kurma becerilerimizi de güçlendirdi. Peki aile yaşantımızın değiştiği ve evlerimizden çalışmak zorunda olduğumuz bugünlerde çocuklarımız için neler yapabiliriz?
Öncelikle insan olarak köklerimiz doğadadır ve doğa ile olan iletişimimi arttıkça endişemiz de azalır. Raporu olan çocuklarımızın dışarı çıkma yasağından muaf olduğunu bilmekteyiz (https://www.icisleri.gov.tr/81-il-valiligine-ozel-gereksinimi-olan-cocuk-ve-gencler-genelgesi). Bu süreçte söylenen sağlık önlemlerini alarak (maske kullanarak ve sosyal mesafemizi koruyarak) çocuklarımızla park ve bahçelerde yarım saat gezinti yapmak hem onlar hem de sizler için iyi olacaktır.
Dışarı çıkamayan çocuklarımız için ise bir bitki edinilebilir (patates-kafa sulanabilir ya da pamuk-fasulye deneyi de yapılabilir) ve her gün sulamasını isteyebiliriz. Bu etkinlik sorumluluk duygusu kazanmasına yardımcı olacak etkinliklerdendir. Ayrıca ev işlerine yardım etmeleri istenebilir (Dağınık bir dolabı yeniden düzenleme ya da birlikte kurabiye yapmak gibi). Akşamları yemek sırasında mutlaka bir aile sohbeti yapılmalı, çocukların duyguları dinlenmeli ve göz ardı edilmemelidir.
Konuşma terapisine gelen çocuklarımız için ise: A) Ses taklidi becerileri yeni gelişen çocuklarımız verilen videoları hergün mutlaka izlemeliler. Komut alma çalışmaları ve gösterme becerileri üstüne her gün çalışılmalı. Bunları daha zevkli hale getirmek için günlük aktiviteleri kullanabilirsiniz. B) Eğer ki merkezimizde cümle kurma çalışmalarına başlandıysa yemek esnasında “Ben pilav istiyorum” gibi veya oyunlar içinde basit cümleler kurması istenebilir. C) Soru Sorma Becerileri İçin: Saklambaç oyunu gibi oyunlarla çocuklarımızın ‘Nerede’ sorusu gibi soruları sorması desteklenebilir.
Bunların yanı sıra diğer kitle iletişim araçları olan sanat ve müziği de ihmal etmemek gerekir. Birlikte şarkılar söylenmesi ailecek vakit geçirmenin yanı sıra özgüveni ve konuşma gelişimini desteklemek adına da önemli bir çalışma olabilir. Bunların yanı sıra, küçük yaş grupları için patates, soğan baskısı gibi çalışmalar; okul öncesi ve sonrası gruplar içinse suluboya çalışmaları; büyük yaş grubundaysa karakalem çalışmaları yapılabilir (Youtube’da adım adım karakalem dersleri mevcuttur).
Ayrıca iletişim becerilerinde yaşıtlarına yakın olan 5 yaş sonrası çocuklarımız için jenga, kutu oyunları, satranç oynanabilir ve arkadaşlarıyla görüntülü iletişim kurmak sosyalliğini koruması için önemlidir.
Bu süreçte çocuklarımızın gelişiminin desteklenmesi adına çalışmalarımıza düzenli katılan danışanlarımızın mutlaka -kendilerine özel- daha önceki çalışmalarımızda vermiş olduğumuz ev ödevlerini pekiştirmelerini tavsiye ediyoruz.
Bu süreci hep birlikte sağlıkla atlatmamızı temenni ediyoruz. Sizlerle çalışmaktan onur duyuyoruz. Sevgilerimizle.
İRE Dil & Konuşma Merkezi