Warning: Illegal string offset 'comments' in /var/www/vhosts/ireterapi.com/public_html/wp-content/themes/bizpro/functions/post-format/single-meta.php on line 11
Warning: Illegal string offset 'author' in /var/www/vhosts/ireterapi.com/public_html/wp-content/themes/bizpro/functions/post-format/single-meta.php on line 19
Warning: Illegal string offset 'time' in /var/www/vhosts/ireterapi.com/public_html/wp-content/themes/bizpro/functions/post-format/single-meta.php on line 19
Warning: Illegal string offset 'category' in /var/www/vhosts/ireterapi.com/public_html/wp-content/themes/bizpro/functions/post-format/single-meta.php on line 19
KEKEMELİK NEDİR?
Kekemelik ses, hece ve kelimelerin istemsizce tekrar edilmesi, konuşma akışının bloke olması, hava akışının bloke olması, seslerin uzaması gibi maddelerle karakterize olan fizyolojik bir konuşma aksaklığıdır.
Konuşmanın akıcılığında yaşanan ses ya da hecelerin istemsizce tekrar edilmesi, bloke olarak hiç çıkarılamaması ya da uzatılması durumudur. Kişi bu duruma bir takım fiziksel, bilişsel, davranışsal ve duygusal tepkiler verebilir (ikincil davranışlar). Kekemeliğin nedenleri düşünüldüğünde uzmanların sık duyduğu bir cümle vardır: “Çocuğumuzda böyle bir durum yoktu. Geçenlerde şöyle bir durum yaşandı ve korktu. Yani sonradan bu korku sebebiyle ortaya çıktı.”. Kekemeliğin tek bir sebebi olmayacağı gibi psikolojiktir ya da korkudan dolayı ortaya çıktı demek etik değildir. Son yıllarda fizyolojik temelli yani genetik temelli nedenlerden ötürü ortaya çıktığı bilgisi ağırlıktadır ve araştırmalara göre bu duruma bütüncül yaklaşmak gerekmektedir. Örneğin: genetik temelli bir kekemelik, korku durumunda tetiklenip artabilir fakat nedeni sadece psikolojik ya da sadece fizyolojik temelli olamaz.
Ailede hiç kekemelik vakası görülmemesine rağmen dil gelişimindeki gerilik ya da yaşıtlarından çok önde olma durumu da (yüksek beklentili aileler) kekemeliğin görüldüğü bir başka durumdur. Konuşma akıcılığının bozulduğu bu tür durumlara kekemelik diyebilmek için konuşmanın yüzde 10 undan fazla görülmesi ve bu durumun en az 6 ay devam etmesi gerekmektedir.
Kekemelik zaman zaman azalabilir fakat tamamen ortadan kalkmaz. Kişinin kaygılı olduğu ya da korktuğu duygu durumlarında yeniden ortaya çıkışı ya da artışı söz konusu olabilir. Bu takılmaların dışarıdan fark edilmeyecek kadar şiddeti az da olabilir. Sadece kişinin kendisi ya da bir uzmanın fark edeceği şiddetteki türü de vardır. Sıklığı, şiddeti ve dışarıdan fark edilebilirliği de kişiden kişiye değişmektedir.
Beynimizin konuşma bölgesi ve şarkı söylediğimiz bölge birbirinden farklı olduğundan; genellikle şarkı söylerken KEKEMELİK gözlemlenmeyebilir. Kişi toplum içerisinde kitap okurken, konuşurken; telefona cevap verirken ya da ona art arda sorular yöneltildiğinde kekelemesi artabilmektedir. Günümüzde okul çağındaki çocukların %1,6 ila %3,1 inde kekemelik görülmektedir. Kekemelik genellikle ilk olarak cümlelerin daha kompleks hale geldiği 2-7 yaşları arasında gözlemlenebilir.
Erkeklerde kadınlara oranla daha sık görülmektedir. Yapılan son araştırmalara göre kekemeliğin iki dilli olan çocuklarda da daha sık görüldüğü bulunmuştur. Bu tek bir dilde ya da her ikisinde de görülebilir.
Kekemeliğin tanımlanması ve azaltılması için öncelikle şu üç maddeye bakılır. Bunlar:
- Temel konuşma davranışları: Kekemeliğin yoğunluğu, takılmaların ne şekilde gözlendiği (Örneğin: uzatmalar, eklemeler, bloke olmalar gibi) ve en çok hangi nedenden dolayı ortaya çıktığına bakılır.
- İkincil davranışlar: Kişinin kekemeliği önlemek adına farkında olmadan yaptığı tekrar eden kaçınma hareketleridir. (Örneğin: omuz hareketleri, göz hareketleri, ağız hareketleri gibi).
- Olumsuz duygular ve tutumlar: Kekelediği için üzüntü, utanç, suçluluk, öfke, kızgınlık ve korku gibi duyguları yoğun yaşaması ve bunlara bağlı olarak kaygı düzeyinin artması. Sonuç olarak bu duygular nedeniyle kişinin iletişim ve etkileşim gerektiren eylemlerden kaçınması.
Yapılan araştırmalara göre bu üç maddeye bakılarak ilerleyen konuşma terapisi süreçlerinin kişinin kekemeliğinin azalmasına yol açtığı görülmüştür. Dil ve konuşma patologları akıcılığı etkileyen sebeplere ve bunların tedavi edilmesi dışında ikincil hareketlerin ve akıcılık bozukluğunun altında yatan sosyal ve duygusal durumları da göz ardı etmez ve bir bütün olarak bakar.
Biz nasıl çalışıyoruz?
Yetişkin ile çalışırken öncelikli olarak, takılmaların şiddeti ve türü değerlendirme seansımızda belirleniyor. Buna göre, doğru nefes teknikleri ile başlayan kişiye özel bir çalışma planı belirleniyor ve de ev ödevi olarak danışanlarımıza veriliyor. Takılmaların yoğunluğuna bağlı olarak en erken bir ay kadar sonrasında bir kontrol seansı yapılıyor.
Kekemeliğin yüzde yüz ortadan kalkmayabileceği bireye anlatılıyor ve olabileceği en asgari seviyeye indirilmesi hedefleniyor. Tüm teknikler bireye öğretilerek kekemeliğin arttığı dönemlerde bu ödevlerin tekrar edilmesi, bireyin kontrol edemeyeceği noktaya gelirse tekrar seansa gelmesi isteniyor.
Çocuk danışanlarımız ile çalışırken ise hem çocuklar hem de ebeveynler çalışma planlarını nasıl uygulayacakları hakkında bilgilendiriliyor ve eğitiliyor. Çocukların değerlendirme seansları kendi yaşlarına göre uygun materyallerin bulunduğu seans odalarında gerçekleşiyor.
Erken çocukluk dönemindeki danışanların takılmalarının saptanması ve erken müdahale edilmesiyle gençlik ve yetişkinlik döneminde bu durumu minimum seviyeye indirmek çok daha mümkün oluyor. Kekemelik şiddeti çeşitlilik gösterebilen bir konuşma bozukluğu olduğundan, bunun minimuma indirgenmesi de yine bireyler arasında değişkenlik gösterebilmektedir.
Kaynaklar
AVCI, A., Uğuz, Ş., & Toros, F. (2002). Çocuklarda kekemelik: Karşılaştırmalı bir izleme çalışması. Klinik Psikiyatri Dergisi, 5(1), 16-21.
CENKSEVEN, A. G. F. (2000). Kekemelik üzerine. Çukurova Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 6(6)
John Van Borsel, Elise Maes, Sofie Foulon, Stuttering and bilingualism: A review, Journal of Fluency Disorders,Volume 26, Issue 3,2001,Pages 179-205,ISSN 0094-730X,https://doi.org/10.1016/S0094-730X(01)00098-5.(http://www.sciencedirect.com/science/article/pii/S0094730X01000985)
Karani, T. F., & Mupawose, A. (2020). A descriptive analysis of assessment measures on the effectiveness of a comprehensive stuttering intervention approach: A single case study. The South African journal of communication disorders = Die Suid-Afrikaanse tydskrif vir Kommunikasieafwykings, 67(1), e1–e9. https://doi.org/10.4102/sajcd.v67i1.648